_

tren

Haber ve Duyurular

[Köşe Yazıları]

Haber Bülteni Ana Sayfa

ZEYTİNLİKLER MADENCİLİĞE KURBAN EDİLMEMELİDİR

Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

ZEYTİNLİKLER MADENCİLİĞE KURBAN EDİLMEMELİDİR

 

Son yıllarda özellikle birileri, her gün ne yapsak da topraklarımıza, sularımıza, ormanlarımıza kısaca tüm doğal kaynaklarımıza, nasıl daha çok zarar versek diye düşünüyor, planlıyor ve sonra da pervasızca hayata geçiriyor!

Üstelik bunlar, konunun uzmanı bilim insanlarının, sivil toplum kuruluşlarının, doğaya duyarlı vatandaşların aklıyla dalga geçer nitelikte hükümler içeren, mevzuat düzenlemelerini yapmakta herhangi bir sakınca görmüyor.

Anadolu’daki yabani zeytin varlığına ait kanıtlar, bu bitkinin 9000 yıldan bu yana Anadolu’da kullanıldığını göstermesi açısından önemlidir. Yani Anadolu insanı daha zeytin yabani formunda iken bile ondan yaralanmış ve bundan dört bin yıl öncesi de onu kültüre alarak daha önemli bir adımı atmasını bilmiştir. Geldiğimiz bu dönemde, zeytin varlığımız çıkarılan bir yönetmelikle tahdit altına girecektir.

Çünkü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, (Resmî Gazetenin 1 Mart 2022 tarih ve 31765 sayılı sayısında) yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu değişiklik ile zeytinliklerin maden sahasına dönüştürülmesine imkân tanındı.

Esas görevi zeytinlikleri koruma ve zeytin verimini artırma olması gereken Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, ana görevini terk edip, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının, doğayı yok etme anlamı taşıyan bu yönetmeliğini savunur duruma düşmüş olması, çok vahimdir. Böylece 2050’li yıllarda sıfır karbon salınımını yerine getirmeyi ve termik santralleri bu tarihe kadar kapatmayı onaylamışken, böyle anlamsız bir yönetmelik çıkarılıyor. Türkiye’nin net sıfır hedefine ulaşabilmesi için 2035 yılında elektrik sektörünün büyük ölçüde kömürden çıkarak, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerektiği ortada iken, bu yönetmeliğin uygulanması halinde kömür için zeytinden vaz geçme göze alınacaktır. Böylece yönetmeliğin uygulanması ile hepimiz büyük bir soruna sürüklenmiş olacağız. Bunun hesabını yapmadan, yer üstündeki zengin zeytinlik alanlarının, yer altından çıkarılması planlanan kömür yataklarına kurban edilecektir. Bunda da kamu yararı gözetiliyor ve güzelim zeytinlik alanların yok edilebilmesine izin veriliyor. Oysa, Türk halkının büyük bölümünün karşı çıktığı bu uygulama, hem mevcut yasaya, hem de Anayasa’ya aykırıdır. Peki, hangi gerekçenin arkasına sığınarak? Tabii ki son dönemlerde doğaya karşı işlenen tüm suçlarda ileri sürdükleri o meşhur gerekçeye; yani “kamu yararına”! Bu da doğal kaynak değerlerini yok etmenin “Beylik Lafı” oldu ne yazık ki! Soralım; “Hangi kamunun yararına?”                                                                             

Bilindiği üzere; zeytinliklerin 3 kilometre yakınında zeytin işleme tesisi dışında toz çıkaran hiçbir tesise izin vermeyen, zeytin alanlarının daraltılamayacağını hükme bağlayan, 3573 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun” halen yürürlüktedir. Resmî Gazete ‘de yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle bu Kanun işlevsiz kılınmak istenmektedir.(“Hukukun evrensel ilke ve esasları, normlar hiyerarşisinin tepesindedir. Normlar hiyerarşisine göre sıralama; anayasa, bağlayıcı uluslararası sözleşmeler, kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzük, yönetmelik ve diğer alt düzenleyici tasarruflardır. Alt sırada bulunan norm, üst normun uygulayıcısı olup, ona aykırı olamaz.” Prof. Dr. Ersan Şen)

Yönetmelik değişikliğinde; “…zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınması…” gibi akla zarar, tipik “Zihni Sinir Projesi” olarak nitelendirebileceğimiz bir hüküm mevcut.

Bu, doğayı anlamamak ve aklımızı hafife almak demektir. Ağaçların taşınması ekolojik ortamın taşınması anlamına gelmez. Ekosistemi taşıyamazsınız. Ayrıca ağaçların taşınması ağaç türüne ve yaşına göre değişiklik gösterip her zaman her koşulda geçerli değildir.

Zeytinlik, olduğu ortamda zeytinliktir. O zeytinliği taşıyacağınız yer yoktur. Varsa zaten orası da zeytinlik yapılmıştır.

Yönetmelik değişikliğinin bir de şartı var! Madencilik faaliyeti yürütecek kişiye, faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getirmeyi taahhüt etmesini şart koşuyor.

Madencilik faaliyetinin bitiminde, o alanın tekrar zeytinciliğe uygun hale gelemeyeceği çok açıktır. Bu şart, kamuoyunu kandırmak dışında hiçbir işe yaramayacak ve yaptırımı bulunmayan bir şarttır.

Bugüne kadar orman alanlarında binlerce maden işletildi ve hiçbirinde, bırakın başarıya ulaşmış bir rehabilitasyon projesini, uygulamaya geçilmiş proje yok! Açık maden işletmesinden artakalmış kayalıklarda ağaç yetişir mi?

Maden Yönetmeliğinde yapılan bu değişiklik, her şeyden önce halen yürürlükteki Zeytincilik Yasasına ve de Anayasa’ya aykırıdır; toplumun çıkarlarına ters olup kamu yararına da değildir. Tam tersine akılla, bilimle ve doğayla alay etmekle eşdeğerdir.

Kızılderili atasözü der ki; “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”

Zeytinliklerimizi çöle dönüştürecek ve halkımıza zarar verecek bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.

Daha önce ormanlarımıza ve doğal kaynaklarımıza karşı yapılmış olumsuz müdahalelere karşı durduğumuz gibi, zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasına da hukuk çerçevesinde Dernek olarak karşı duracağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.

 

KAMUOYUNA SAYGI İLE DUYURURUZ.

TÜRKİYE ORMANCILAR DERNEĞİ ve TÜRKİYE TABİATINI KORUMA DERNEĞİ

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği
©2024 TTKD All rights reserved

Search